Öyle bir ülke düşünün ki, ülkedeki pek çok seçimde denetim kurulunu seçenler değil, seçilenler belirlesin.
Seçmenler de mecburen, o denetim kuruluna "evet" desin.
Örneğin meslek odaları;
örneğin dernekler,
örneğin sendikalar,
örneğin siyasi partiler.
Ne enteresan değil mi!
Bu kurumları denetleyecek denetim kurulunun kim olduğuna, seçilecek başkan karar veriyor.
Yani bir diğer anlamda... Denetleyecek kişiyi, denetlenecek kişi seçiyor. Bu durum ise adeta ülkemizde çarpık yapılaşma dediğimiz, ucube gerçeği hatırlatıyor.
Yani yönetim kurulundaki kötü niyetli olanlar her türlü alavereyi dalavereyi çevirebilir, bunu da seçtirdikleri denetim kurulu görmezden gelebilir.
Doğru mu?
Seç beni, olması gerektiği gibi denetlemeyeyim seni.
Farkında mısınız?
Bu durumdan kimse rahatsız değil.
Bu ülkede kimse denetlenmeyi istemiyor, kimse kendine karşı denetimi sevmiyor.
Lafa gelince de, "Neden denetlemiyorsunuz?" diye feryat ediyor.
Yürekli bir babayiğit çıkıp da, "Tüm seçimlerde denetleyecek kişi dışarıdan, bağımsız kurumdan atansın, denetim kurulunu başkan belirlemesin" demiyor.
Yasa çıkartma gücü olan partiler ise kılını bile kıpırdatmıyor.
Yerli otomobil üretilmesi için babayiğit arayan siyasi irade, böylesi bir yanlışı düzeltmekten, babayiğitlik yapmaktan geri duruyor.
Neden bu ucube sisteme göz yumulduğunu anlamıyorum.
Ucube heykelden bile rahatsız olanların, bu durumdan memnun kalmasını yadırgıyorum.
Böyle ucube bir sistem olur mu, buna göz yumulur mu?
Denetim denilen en önemli yapı, yandaşlarca doldurulur mu?
Hayata Seyirci kalmamanız dileğiyle.
Yorum Yazın
Facebook Yorum