Son günlerde ülkemizde rüşvet ve haraç operasyonları klasik haberler oldu.
"Haraç mı?
Rüşvet mi?
Olabilir, CHP'li Belediye Başkanı değil mi yapar!
Bal tutan parmağını yalar.
Sanki Ak Partili Belediye Başkanları yapmıyor mu?"
Toplumda normalleşen, herkesin kendi tarafından baktığı ve zihninde oluşturduğu söylem.
Vatandaşta bir başka klasikleşen söylem de...
"CHP'li olunca operasyon,
Ak Partili olunca Recep Tayyip Erdoğan tarafından sadece görevden el çektirilme, dava bile açılmama.
Ak Partili Belediyelerdeki rüşvet ve haraç gerçeklerinin sümen altı edilmesi, şikayet konusu bile olmaması."
Operasyonlara bakılırsa kamu adeta rüşvet ve haraçhane haline gelmiş, bunun sorumlusu da sadece C-H-P harfleri ile başlayan parti.
Ben partinin ismine cismine bakmam.
Yılardır hangi partiden olursa olsun müteahhitlerden duyduğum şu!
"Ruhsat almak için vermediğim para kalmadı.
Vermezsem ruhsatı keyfi bekletiyor, projem başlamadığı için zarar ediyorum, para vermek zorunda kalıyorum."
Otel sahiplerinden ya da genel müdürlerinden çeşitli masa konuşmalarında duyduğum şu!
"Ruhsata aykırı biraz taşma olmuş, bir şeyler vermezsek otel kapısının önü Belediye tarafından kazılıyor, otele giriş imkansız hale geliyor, parayı verene kadar kapatılmıyor. Belediye Başkanı'nın yakınlarını otelde bedava konaklatıyoruz. İskan alacağız, iş hızlanacaksa para vermeden onaylanmıyor."
Bunları basın meslek camiamızdan hangimiz duymamıştır!
Bu gerçekleri hangi siyasetçi bilmiyor!
Herkes her şeyi biliyor, sus-pus olmuş şimdi bu operasyonları konuşuyor.
Gelelim Manavgat Belediyesi'ne...
MASTOB Başkan Yardımcısı Zafer Süral'in söyledikleri öyle yenilir yutulur sözler değil.
Bu kişi aynı zamanda MANAVGAT – SİDE TURİSTİK OTELCİLER BİRLİĞİ DERNEĞİ (MASTOB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Bu dernek, aylardır yaşanan bu rüşvete, haraca nasıl göz yumar.
Mağdur olan dernek üyeleri ve dahası Başkan Yardımcısı...
Neden gereken şikayeti birimlere iletmez?
Neden kurumsal olarak haykırmaz?
Acaba herkesin Belediye ile işi, açık bir tarafı mı var, mahkumiyeti mi var?
Hayretler içerisinde bırakan diğer bir gerçek de Manavgat Belediye Başkanı Niyazi Nefi Kara ve adını yazmaya bile gerek duymadığım , belli ki baklavayı çok seven Başkan Yardımcısı.
Başkan Nefi Kara'nın suçu henüz sabit olmadığı için lafımı sonraya saklıyorum.
CHP'nin ön seçiminde Deniz Baykal'ın önünde Antalya'dan birinci çıkmış birinin, bir doktorun bu yaptıkları gerçekse...
Artık hukuk çerçevesinde söylenecek hiç bir kelime esirgenemez.
Diğer taraftan nereden buluyorsunuz böyle Başkan Yardımcılarını?
Belediye hizmet yeri mi, haraçhane mi?
Bu pisliği makama kadar taşımak hangi düşüncenin mimarı.
Böyle bir hakkı kendinde görmek, hangi zihniyetin cesareti.
Gelelim hükümete...
Sanki siz bilmiyor musunuz otellerin çoğunun her yeri açık dolu, ihlal dolu olduğunu!
İmara aykırı, yönetmeliklere aykırılıkların paçalardan aktığını!
Hangi partiden olursa olsun aykırılıkların, görmezden gelmelerin rüşvetle döndüğünü!
Bunun en bariz gerçeği, yangın denetimlerinde otellerin sınıfta kalması.
Hükümet olarak denetimi sadece Belediyeye bırakmayın!
Rüşvet, haraç, tehdit çarkının önüne geçecek sistem ve ceza hukukunu getirin.
Rüşvet ile işini gördürenlerin, rüşvet ile cebini dolduranların sorumluluğu eksik denetim, uygulanmayan yasalar, birbirini kontrol etmeyen yapısal bozukluklardır.
SORUMLULUK HÜKÜMETTE!
Milletvekillerinin yaptığı aracılıkları...
Belediye Başkan ve yardımcılarının usulü zorlayan istekleri...
Meclis üyelerinin (özellikle imar komisyonu) her hareketi...
Kamuda imza yetkisi olan herkesin kontrolü ve sorumluluğu, ya hükümette ya da sistemde.
Sistem yok ise kuracak olan, kurmaz ise sistem gibi denetleyecek olan da yine hükümettir.
Biz ne hırsız, arsız, yüzsüz görmek istiyoruz...
Ne de hırsızı, arsızı, yüzsüzü seçmek istiyoruz.
Suçlu kimden olursa olsun bulunsun, en ağır cezası verilsin.
Bütün hırsızlık gerçeği, öyle bir partinin içindeki parazitlere yüklenerek 'arındık' cümlesi kurulmasın.
Hayata Seyirci kalmamanız dileğiyle.
Yorum Yazın
Facebook Yorum