Antalya, Türkiye’nin turizm başkenti, doğal güzellikleri ve kültürel zenginlikleriyle her zaman dikkat çeken bir şehir. Ancak son yıllarda Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal medya yönetimi, özellikle Sosyal Medya Koordinatörü Batuhan Ülker’in çalışmaları, kamuoyunda tartışma konusu oldu. Sosyal medya, yerel yönetimler için vatandaşla doğrudan iletişim kurmanın en güçlü araçlarından biri. Peki, Antalya’nın sosyal medya stratejisi bu potansiyeli gerçekten değerlendirebiliyor mu, yoksa eleştirilerin hedefindeki isim olan Batuhan Ülker’in yönetim tarzı bu fırsatı gölgeliyor mu?
Batuhan Ülker, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal medya hesaplarının yönetiminde önemli bir rol oynuyor. Kendisi, sosyal medyanın sivil katılım aracı olarak kullanılabileceğini sıkça vurguluyor. Gerçekten de Ülker’in açıklamalarına bakılırsa, sosyal medya belediyeler için farkındalık yaratma, vatandaşları bir araya getirme ve şeffaf bir iletişim kanalı sunma potansiyeline sahip. Ancak, söylemlerle uygulamalar arasında ciddi bir uçurum olduğu iddia ediliyor. Örneğin, belediyenin sosyal medya hesaplarının, halkın gerçek sorunlarını yansıtmaktan ziyade, daha çok belediye başkanının kişisel imajını güçlendirmeye odaklandığı eleştirileri var. Bu, sosyal medyanın “şeffaf bir geribildirim mekanizması” olarak tanımlanmasına gölge düşürüyor.
Daha da önemlisi, Ülker’in sosyal medya yönetiminde çalıştığı Panda Şirketi ve bu şirketin belediyeye kestiği yüksek faturalar kamuoyunda ciddi rahatsızlık yaratmış durumda. İddialara göre, belediye hizmet binasında bulunan bir çocuk kreşinin kapatılarak yerine Ülker’e ofis tahsis edilmesi, halkın tepkisini çeken bir başka konu. Bu durum, sosyal belediyecilik anlayışıyla bağdaşmayan bir önceliklendirme olarak görülüyor. Çocuk kreşi gibi halka doğrudan hizmet sunan bir alanın, sosyal medya uzmanına ofis yapmak için feda edilmesi, belediyenin sosyal medya stratejisinin halk odaklı olmaktan uzak olduğunu düşündürüyor.
Bir başka tartışma konusu ise Ülker’in geçmişteki siyasi bağlantıları. Daha önce AKP’li isimlerle çalışmış olması ve 2019 seçimlerinde Panda Şirketi üzerinden belediyede kadro aldığı iddiaları, tarafsızlık ve liyakat tartışmalarını alevlendiriyor. Antalya gibi farklı siyasi görüşlerin bir arada bulunduğu bir şehirde, sosyal medya yönetiminin tarafsız ve kapsayıcı olması beklenir. Ancak Ülker’in yönetiminde belediye hesaplarının bazı siyasi figürleri sansürlediği ya da belirli bir siyasi çizgiyi öne çıkardığı yönündeki eleştiriler, bu beklentiyi karşılamıyor.
Üstelik, belediyenin sosyal medya hesaplarının beğeni ve etkileşim sayılarında manipülasyon yapıldığına dair iddialar da cabası. Bu tür bir “beğeni hilesi” iddiası, sosyal medyanın güvenilirliğini zedeliyor ve halkın belediyeye olan güvenini sarsıyor. Eğer bir belediye, sosyal medya üzerinden sahte bir popülerlik algısı yaratmaya çalışıyorsa, bu durum halkla samimi bir iletişim kurma hedefinden uzaklaştığını gösterir.
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal medya yönetimi, şüphesiz ki modern yerel yönetim anlayışında önemli bir yer tutuyor. Ancak Batuhan Ülker’in liderliğindeki bu süreç, halkın beklentilerini karşılamaktan uzak görünüyor. Sosyal medya, sadece belediye başkanının başarılarını parlatmak için bir araç değil, halkın sesini duyurabileceği, sorunlarını iletebileceği ve çözüm bulabileceği bir platform olmalı. Ülker’in stratejileri, bu platformu daha kapsayıcı, şeffaf ve halk odaklı hale getirmek için yeniden gözden geçirilmeli. Antalya gibi bir şehir, sosyal medyada çok daha etkili, samimi ve halkla bütünleşen bir iletişim dilini hak ediyor.
Eleştiriler bir yana, Ülker’in sosyal medya aracılığıyla sivil katılımı artırma vizyonu doğru bir hedef. Ancak bu vizyon, halkın ihtiyaçlarını merkeze alan, şeffaf ve liyakate dayalı bir yönetim anlayışıyla desteklenmezse, sadece iyi niyetli bir söylem olarak kalır. Antalya’nın sosyal medya yönetimi, tartışmalardan uzak, gerçekten halkı kucaklayan bir yaklaşımla yeniden şekillendirilmeli. Çünkü bu şehir, sadece plajları ve tarihiyle değil, halkıyla da güzeldir.
Yorum Yazın
Facebook Yorum