Antalya Ticaret Platformu (ATİP) Derneği’nin konuğu, Yazar, TV Program Yorumcusu ve İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ekonomist Dr. Ramazan Kurtoğlu oldu. Kurtoğlu Biyo- Politik Ekonomik Savaşlarını anlatarak, HAARP teknolojisi ve birçok konu uyarısı yaptı.
Antalya'nın en etkin STK’ları arasında yer alan Antalya Ticaret Platformu Derneği (ATİP), periyodik etkinliklerine önemli bir yenisini daha ekledi. ATİP Buluşmaları başlığı altında Hilton Hotel’de gerçekleştirilen etkinliğin konuğu ise Ekonomist Yazar Dr. Ramazan Kurtoğlu oldu. Programa ATİP’in tanıtım videosu gösterimi ile başlandı. Açılış konuşmasını gerçekleştiren ATİP Yönetim Kurulu Başkanı Muhteşem Kabasakal, tüm katılımcıları selamlayarak, ‘Güçlü Ticaret İçin, Güçlü İşbirliği’ sloganıyla yola çıktıklarını belirterek, ATİP’in kuruluş sürecini ve gelinen noktayı anlattı.
Yaşanılan deprem felaketinden sonraki ilk toplantı olduğunu anlatan Başkan Kabasakal, “Zor bir süreç yaşadık. Depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. ATSO ve Valilikle koordinasyon içerisinde elimizden geldiği kadar desteklerimizi ulaştırmaya çalıştık. Mart ayı toplantımıza yoğun bir katılım ile başladığımız için çok teşekkür ediyorum. Ben şahsen tnıtım videosunu izledikçe motivasyonum artıyor. Çünkü gerçekten önemli işler başarmışız. Mart ayı konuğumuza katılımı için teşekkür ediyoruz. Değerli hocamın önemli ve dikkat çekilmesi gereken fikirleri var” diyerek konuşmasını tamamladı.
İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ekonomist Dr. Ramazan Kurtoğlu, HAARP teknolojisi uyarısında bulundu. Kurtoğlu, “Z kuşağı diye adlandırdığımız gençlerimizi uyarmamız gerekiyor. 10 binden fazla kitap okuduktan sonra yayınlanmış 21 kitabım var ikisi yolda. Ne öğrendiğimiz sorarsanız aslında hiçbir şey öğrenmediğimi öğrendim. Çünkü bilgi derya denizdir. Bu bahsettiğim Türk – İslam dünyasının problemidir. Frederıck Starr’ın Kayıp Aydınlanma isminde bir kitabı var. Kitap, 800 ilâ 1200 seneleri arasında en büyük ve gelişmiş kentlere, en zarif sanata ve hemen her alanda en ileri bilgi ve teknolojiye sahip olan Orta Asya'nın dünya ticaretini ve ekonomisini nasıl yönlendirdiğini anlatıyor. Keşke bu kitabı bir Müslüman Türk yazsaydı. İslam dünyası 13. Yüzyıldan beri hem ilmen hem bilmen yetim durumundayız. Buna bir çare bulmadan İslam dünyasının ne kadar klasik bir derdi var bizi batılılar dövüyor zaten. Batılıların görevi dövmek zaten. Oturup ta sızlanmanın, ‘Bizi dövüyor’ diye ağlanmanın sızlanmanın anlamı yoktur. Yüce Kuran- ı Kerim’de bile , ‘ Siz aklınıza danışmaz mısınız? ‘ ayeti var. Ama doğrusunu isterseniz biz ilme ilim katamamış, topraklara toprak katmışızdır. Bu acı bir gerçektir” şeklinde konuştu.
‘Yeni bir dünya geliyor’
Değerli hemşehrilerim yeni bir dünya geliyor. Evet, Depremde binlerce insanımızı kaybettik. Çok üzüldük. Deprem canımızı acıttı. Ama deprem bize bir şey öğretti. Bunun mutlaka sizlerde farkındasınızdır. Ben altını çizmek istiyorum. Deprem bize Rahmetli Atatürk ve arkadaşlarının Cumhuriyeti kurduğu milletleşmeyi sonuna kadar gerçekleştirdiğimizi gördük. Çünkü bir Fransız gazeteci diyor ki, ‘Tırlar yollarda sanki freni yokmuş gibi uçarak gidiyordu, Türkler çıldırmış olmalı’ Çünkü insanımız hiçbir ayrım yapmadan tüm yardımları şaha kaldırdı. ‘Savaşta vatanı için canını, felaketti malını veren milletin adı Türk’tür’ dedim. Bizi Kürt – Türk dediler bölemediler. Bölemezler. Alevi – Sünni dediler bölemediler bölemezler. Çünkü biz İmparatorluklar kurmuş ve yedi düvele meydan okumuş bir milletin evlatlarıyız. Anlattığım olaylardan sakın olumsuzluk çıkarmayın. Müslüman Türk milleti yeni bir Trük İslam medeniyeti kuracaktır. Bunlar doğum sancılarıdır. Siyasette şu olmuş, bu olmuş geçiniz bunları . Onlar kavga etsinler. Biz kavga etmeyelim yeter ki” dedi.
‘HAARP fay hatlarını tetikleyebiliyor’
Deprem ve HAARP konusuna değinen Kurtoğlu, “adını vermeyeyim şimdi çıktı dedi ki, ‘HAARP diye bir teknoloji yoktur’ dedi. TV. Kanalında. Küresel iklim değişikliğine bağlı bir manipülasyon unsuru da HAARP olup çalışmamızda detaylı olarak ele aldık. Elbette HAARP deyince CERN’den bağımsız düşünemeyiz. “Kıyamet tohum ambarı” ve “Kıyamet kütüphanesi” ise basına yansımış “insanlığı kurtarmaya” yönelik tedbirlerden birkaçı. HAARP ‘in tekolojik olarak yok diyenlerin aklından şüphe ederim. Ama HAARP bu depremde bir tetikleyici unsur olarak kullanılmıştır, kullanılmamıştır. Ben bir kaç TV kanalında söyledim. Ben Yüzde 99 kullanıldığını düşünenlerdenim. HAARP yoktur diyorsanız Türk milletinin aklı ile alay ediyorsunuz demektir. Ben bu kitabı yazarken bana ilham veren bir kaynak vardı. HAARP’la ilgili Türkiye’ de çok yanlış iki gelişme oldu. Bunlardan birisi sanki HAARP’in sadece ABD’de olduğu. Hâlbuki daha güçlüsü Rusya’da var. HAARP silahı kullanılarak deprem yaratıyor. Allah insanlığı ve mensubu olduğu Türk milletini korusun. HAARP fay hatlarını tetikleyebilir. 10 kilometre altında etkili oluyor. Suni depremler yapabilme, toprak altının incelenebilmesi görüntü alabilme, iklim değişikliklerine sebep olma gibi etkileri var. Artık uzaktan kumanda var ise Wİ- Fİ var ise HAARP yoktur demek akıllara durgunluk verir. Türkiye’nin deprem gerçeği artık bir milli güvenlik meselesidir. Kendiliğinden ve HAARP tetiklemeli bir İstanbul depremi Türkiye’nin işgaline kadar varabilir. Hadise partiler üstü ele alınıp bütün öncelikler depreme yönelik tedbirler olmalıdır. Deprem meselesinden korkmayalım çürük binadan korkalım. HAARP’tan korkmayalım çürük binadan korkalım. Bu teknolojiyi eninde sonunda Mescid-i Aksa’yı yıkmak için kullanacaklar” ifadelerini konuştu. Kutoğlu, konuşmasının devamında küresel krize de dikkat çekerek, “Küresel ısınma hadisesidir. Tıpkı para ve din meselesinde olduğu gibi. Yani ABD dolarının yerine IMF’nin SDR’sini küresel rezerv para yapmak için; tek küresel bir senkretik dünya dini için küresel ısınmanın reel sonuçları manipüle ediliyor, edilecek. Çünkü küresel bir düzen / tek dünya hükümeti kurmak isteyenlerin en çok sevdiği kurumlar, ulus üstü kuruluş ve kurumlardır. Küresel ısınma – iklim değişikliği kimin meselesidir? Bütün insanlığın. Peki bunun sorumlusu kim? Vahşi kapitalizmi insanlığın boynuna geçiren birkaç düzine elit ve onların kontrolündeki tetikçiler, “babo”lar ve finans/para “eke”lerinden başkası değil elbette. Kârlar-kazançlar elitlerin cebine. Maliyetler ve ödenecek faturalar milyarlarca masum insana. Küresel iklim değişikliği milli devletlerin alaka ve yetki sahalarının dışına çıkan en bariz reel hadise” dedi.
Yorum Yazın