Türkiye’nin en köklü sinema şenliği, ışığını beyazperdeye en çok yakıştıran şehirde, Antalya’da bir kez daha sinema ruhunu ateşledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, 5 Ekim Cuma günü, geleneksel kortejle başladı. Sinema ve televizyon dünyasının sevilen isimleri, Antalya sokaklarında seyircilerinin sevgi ve hayranlık dolu coşkusuyla karşılandı. Korteje katılan sanatçılar arasında oyuncular Salih Güney, Cihat Tamer, Gülsen Tuncer, Mehmet Özgür, Şahnaz Çakıralp, Kaan Çakır, Burak Serdar Şanal, yönetmen Engin Ayça ve Ulusal Uzun Metraj Jüri üyelerinden müzisyen Mercan Dede de vardı.
Türkiye ve dünya sinemasının önde gelen isimlerini, sinema heyecanıyla dolu genç yetenekleri ve beyazperdede kaybolmayı her şeye tercih eden sinemaseverleri bir araya getiren gece; kırmızı halı töreninin ardından, oyuncu Serhat Kılıç’ınsahnegösterisiyle başladı. Quentin Tarantino’nun meşhur Pulp Fiction filmiyle bütünleşen şarkısı eşliğinde sahneye gelen Kılıç, şarkının, Mısır’dan Türkiye’ye, Türkiye’den Amerika’ya ve nihayet Hollywood’dan bütün dünyaya ulaşan yolculuğunu anlatıp “İşte sinema bu kadar büyülü, bu kadar güçlü” diye konuştu.
Festivalde yeni bir gelenek: Onursal Nişan
Kılıç’ın gösterisinin ardından sahneye gelen, gecenin sunucusu, başarılı oyuncu Sedef Avcı; konukları, “Ülkemizin, sinema sanatını onurlandıran Türkiye’nin ilk festivali, 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin açılış gecesine hoş geldiniz” diye selamladı. Avcı ilk olarak, festivalde bu yıldan itibaren gerçekleştirilecek yeni bir uygulamayı duyurdu. Ulusal Uzun Metraj Jüri Başkanı yönetmen Ferzan Özpetek’in armağan ettiği, bundan böyle her yıl festivalin açılış ve kapanışı, bir sanatçı tarafından gerçekleştirilecek. Avcı, festivallerin ‘farkındalık’ işlevine dikkat çekmeyi amaçlayan bu uygulamanın bir de sembolü olacağını ise “Tıpkı İsmail Dümbüllü’nün kavuğu gibi, Altın Portakal’a ait bu onur objesi de her yıl bir sanatçıdan diğerine devredilecek” sözleriyle müjdeledi.
URART tarafından tasarlanan Onursal Nişan’ı bu yılki sahibi, oyuncu Saadet Işıl Aksoy’a; URART Yönetim Kurulu Başkanı ve Kreatif Direktörü Erol Sağmanlı ile Ulusal Jüri Başkanı Ferzan Özpetek birlikte sundu. Özpetek, “Festivalin bir yüzü olması çok önemli. Bunu Venedik, Cannes ve Berlin yapıyordu, şimdi biz de yapıyoruz” şeklinde konuştu.
Aksoy ise Onursal Nişan’ı hakkında konuşmadan önce ülke gündemindeki kadın cinayetlerinden bahsetmeden geçemeyeceğini belirtti. “Yaşanan kadın cinayetleri karşısında inanılmaz bir acıyla bu sahnedeyim. Belki biraz sert ama ülkemizin gerçeği bu. Katledilen kızkardeşlerimizi saygıyla anıyorum ve hepimiz için adalet diliyorum” diyen Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Daha önce festivale seçilen filmlerin oyuncusu ya da jüri üyesi olarak yollarımızın kesiştiği 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin ev sahibi sanatçısı olmak benim için büyük bir onur. Büyük bir onur, çünkü bundan böyle her yıl bir başka sanatçı arkadaşımın üstleneceği bu ‘gerçek rol’le sinemanın özgürleşmesi için, konuşan bir sinema için, hafızalarımızın görsel kaydı olan bir sinema için farkındalık yaratmış olacağız. Bu nedenle 60’sı yapılamayan Altın Portakal için de, bizlerden çok sonra 160.’sı yapılacak olan gelecek festivaller için de 61. festivalde buluşabiliyor olmak çok önemli. Festivale gelen ve emeği geçen herkes bu nedenle çok kıymetli. Bu birliktelik için çok teşekkür ediyorum. Çünkü ‘hikayemiz birlikte’; bir araya gelirsek hikayelerimizi paylaşabiliriz. Bir araya gelirsek sorunlarımızı konuşabiliriz. Daha da önemlisi, sevgili Ferzan Özpetek’in söylediği gibi, birlikte olursak genç sinemacılara, pırıl pırıl yeni yeteneklere ve onların filmlerine yol açabiliriz. Festival için özel olarak tasarlanmış bu değerli nişanı, özgür bir sinemanın sembolü olarak, gelecek yılki sanatçı arkadaşıma yine bu sahnede devredene kadar onurla taşıyacağım. Bu duygu ve inançla bu yılki festivali açıyorum ve hepinize çok güzel bir festival haftası diliyorum”
Aksoy’un ardından sahneye gelen Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Festival Başkanı Muhittin Böcek, sinemayla ilgisinin çocuk yaşta başladığını, bu yüzden Altın Portakal’ın, kendisi için öneminin çok farklı olduğunu dile getirerek şunları söyledi:
“Altın Portakal’ın mutlaka bir çoğumuzun hayatında bıraktığı bir izi, hatırası vardır. 15 yaşında kazandığım ikramiye ile aldığım sinema makinasıyla Antalya’da film oynatırdım. Okuldan dönerken yaptığım anonslarla filmi duyurur, akşam da film gösterimi yapardım. Bu anonsu, heyecanı, izleyicilerin coşkusunu unutamam. O yıllarda sinema makinesinin yansıttığı ışık hâlâ hayatımı aydınlatıyor. Altın Portakal benim için sinema makinesiyle gerçeğe dönen o hayaldir, at arabasıyla gelip izlediğim kortejdir, Yeşilçam’dır, çocukluğumuzdur, gençliğimizdir, inanmaktır, başarmaktır. Hayatımızın ta kendisidir.
2019’da seçim sürecinde Altın Portakal özüne dönecek sözünü vermiştim, şimdi sözümü tutmanın mutluluğunu yaşıyorum. Geçtiğimiz yıl yerel seçim nedeniyle siyasete alet edilmesi hepimizi derinden üzdü ama yaşanan talihsizlikleri, kırgınlıkları geride bıraktık. Üzerimize düşen ne varsa yapmaya kararlıydık. Bu mücadelede bize destek olan sinema emekçileri, basın ve halkımıza çok teşekkür ederim.
1964 yılında bugünün adımlarını atan, festivalin mimarı Dr. Avni Tolunay başta olmak üzere, aramızdan ayrılan belediye başkanları ve sanatçıları rahmete anıyor, onlara ve geçmiş dönemde görev yapan tüm belediye başkanlarına teşekkürü borç bilirim. Sinemanın en köklü fesitvallerinden birine ev sahipliği yapmanın gurur ve onurunu yaşıyoruz”
Böcek, sözlerini; “Hepinizin huzurunda altını çizerek söylüyorum; artık yeter! Çocuk tacizlerinin olmadığı, kadınların katledilmediği, hayvanların zulme uğramadığı güzel günler görmeyi diliyorum. Yaşasın sinema, yaşasın Altın Portakal! Sevgiyle kalın, cumhuriyetle kalın, Atatürk’le kalın” diye noktaladı.
Törende konukları selamlayan Antalya Valisi Hulusi Şahin de Türk sinemasının ve son zamanlarda Türk yapımı dizilerin, Türkiye’yi hem yurt içinde hem de yurt dışında başarıyla yansıttığına dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Gençlik yıllarımızda kaçar kaçar sinemaya giderdik. Festival mottosundaki gibi, o hikayelerde kendimizi bulurduk. Türk sineması yakın tarihimizin bir özetidir. Uluslararası platformda da hikayemizi çok başarılı şekilde anlatmaya devam ediyouz, bu büyük sanatkârlar sayesinde. Yeşilçam’da köyden kente göç, feodalite gibi sorunlar yansırdı mesela. Kibar Feyzo ve Züğürt Ağa, aklıma ilk gelen örnekler; farklı taraflardan ‘ağa’ meselesini ele alan. 2000’lerde de bunu yapıyor Türk sineması; Bir Zamanlar Anadolu’da filmini izledim. Küçük ilçelerde yıllarca çalıtım ben, kendimi o filmin içinden çıkmış gibi hissettim. Bunlar büyük başarıdır. Sinema, kültürün kilometre taşıdır, korunmalıdır. Pandemi döneminde gördüğümüz gibi, sinemanın, mutlaka desteğe ihtiyacı var. Bu festivaller işte bu yüzden çok önemli. Dizi sektörüne de teşekkür ederim; sayelerinde dünyada Türkçe moda oldu, herkes Türkçe öğreniyor”
Onur Ödülleri; Erdal Özyağcılar, Selçuk Yöntem, Şerif Sezer, Müjdat Gezen ve Işıl Yücesoy’a
Şahin, konuşmasının ardından Böcek ile festivalin ilk Onur Ödülü’nü, usta sanatçı Erdal Özyağcılar’a takdim etti. Ödülünü alan Özyağcılar; “Bu gece benim için çok önemli. Bu gece, bana; Erdal, iyi ki oyuncu olmuşsun, dedirtti. 55 yıllık sanat emeğimi taçlandırdınız. Bir daha dünyaya gelsem yine bu topraklarda yine bu mesleği yapardım. Bana bu ödülü verenler; salonda, dışarıda, beni sevenler, bu gece bana huzur, onur ve umut armağan ettiniz” diye konuştu.
Gecede usta oyuncu Selçuk Yöntem ise Onur Ödülü’nü, festival kapsamında bir ustalık sınıfı da verecek olan, başarılı oyuncu Mehmet Aslantuğ’un elinden aldı. Yöntem, ödülünü alırken “Festivale yıllarca katıldım ama bu gecenin gururu ve mutluluğu başka! Ödülü değerli arkadaşımdan almak ayrı bir sürpriz ve gurur oldu. Yaşasın sanat!” diye konuştu.
Bir diğer Onur Ödülü sahibi, usta oyuncu Şerif Sezer’in ödülünü ise müzisyen kimliğiyle öne çıksa da kariyerine aslında oyunculukla başlamış olan Emre Altuğ sundu. Altuğ, ödül öcesi Sezer’i şu sözlerle anlattı:
“Yıllar içinde izlediğimde ona hayranlığım katlanarak arttı. O kadar artmış ki iki senedir de birlikte oynama imkanı buldum. Onu tanıdıktan sonra hem mesleğine bağlılığına hem insanlığına hem kalbine hayran oldum. O benim canım!”
Usta oyuncu Şerif Sezer de ödülünü “Bu yolculuğumda benim hayatıma dokunan, bana bu güzel kadın rollerini emanet eden bütün yönetmenlerime, yapımcılarıma çok teşekkür ederim. Bir teşekkür de sinemamızın isimsiz kahramanlarına, sinema emekçilerine olsun. Yaşasın sinema, yaşasın Altın Portakal!” sözleriyle aldı.
Bu yılın Onur Ödülü sahibi oyuncularından, sağlık sorunları sebebiyle törene katılamayan, Müjdat Gezen ise geceye bir video mesajı gönderdi. “Gelemediğim için beni bağışlayın” diyen Gezen, “Beni layık gördüğünüz bu ödüle çok teşekkür ediyorum. Mutlu günlerde görüşmeyi umuyorum” diye konuştu.
Oyunculuğunun yanı sıra müzisyen ve prodüktör kimlikleriyle da tanınan usta oyuncu Işıl Yücesoy ise ödülünü, televizyon tarihinde haklı bir yer edinmiş, Çağan Irmak imzalı “Çemberimde Gül Oya” dizisinde birlikte çalıştıkları meslektaşı Tuba Büyüküstün’den aldı. Büyüküstün, usta oyuncuya ödülünü şu sözlerle takdim etti:
“Işıl ablayla iki işte çalıştım. İnsanın içindeki en güzel şeyi görür, oraya sarılır ve siz, orayı büyütmeniz gerektiğini ister istemez anlarsınız. Bu ükede bir kadın oyuncu olarak bu ödülü sana vermekten gurur duyuyorum. Her şey için teşekkür ederim”
Ödülü “Müthiş bir gece... Sevgimle, saygımla hepinize teker teker merhaba” sözleriyle alan Yücesoy da önce Büyüküstün’den bahsetti: “Çemberimde Gül Oya’da oynarken bir baktım; gencecik bir kız karşımda! Sanki bir su... Kimsin sen? dedim. O gün anladım kim olduğunu. O da kim olduğunu size çok güzel ispat etti”
Yücesoy daha sonra teşekkürünü şu sözlerle ifade etti: “Aranızda olmak ne kadar büyük bir keyif; anlatatam! Bana bu şerefli, saygın ödülü lütfeden Sayın Ferzan Özpetek ve jüriye, inatla ‘ben bu işi yaparım’ diyerek ortaya çıkan Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e milyonlarca teşekkür ederim. Eğer bana izin verirlerse ben esas size teşekkür etmek istiyorum; salonda ve dışarıda, 55 yıldır elimi tutan, gözüme bakan size! Hepinizin önünde sevgi, saygı ve minetle eğiliyorum”
Başarı Ödülleri; Farah Zeynep Abdullah ve Aras Bulut İynemli’nin
Açılış töreninde genç ve başarılı oyuncuları motive etme amacıyla sunulan Başarı Ödülleri de sahiplerini buldu. Bu yıl Aras Bulut İynemli ve Farah Zeynep Abdullah’ın layık görüldüğü Başarı Ödülleri’nin ilkini; 1974’te “Bedrana” filmiyle Altın Portakal kazanan oyuncu Perihan Savaş, Aras Bulut İynemli’ye verdi. “Şükür kavuşturana” diyerek sahneye gelen Savaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Geçen yıl çok üzüldük ama bu yıl başkanın bütün gayretleriyle, yardım olmadan düzenlenen bu festival için herkese teşekkür ederim. Aras Bulut İynemli’yi ilk gördüğüm zaman gözlerinde müthiş bir ışık vardı. Çok iyi bir oyuncu olacak, dedim. Çünkü hırslı, işine aşık, mütevazı, bir karaktere hazırlanırken kendini eve kapayıp kimseyle görüşmeyen biri”
Ödülünü almak üzere sahneye gelen İynemli ise teşekkür konuşmasında “Burada olmaktan gerçekten gurur duyuyorum. Ödül almak çok büyük onur ama Perihan Savaş’tan almak daha anlamlı. Onun nezdinde mesleğimin bütün ustalarının önünde saygıyla eğiliyorum” dedi.
Farah Zeynep Abdullah ise ödülünü, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Gülşah Deniz Atalar’dan ve oyuncu Işıl Yücesoy’dan aldı. Yücesoy’un, “Ah o ne kadar titizdir, saygılıdır, liyakatlidir; adı da Farah’tır. Allah bu çocukların sırtına hep başarı rüzgarı versin” sözleriyle sahneye gelen Abdullah, ödülüne teşekkür ederken “Konuşma hazırlamıştım ama beynim almadı, gündem çok kötü. Ben bu ödülü, izninizle erkekçiliğin ve erkekliğin egemen olduğu bu düzende var olmaya çalışan, konuşmaktan korkmayan, yorulan ama pes etmeyen kadınlar için almak istiyorum” diye konuştu.
Ödüllerin ardından tekrar sahneye gelen Serhat Kılıç’la Aras Bulut İynemli’nin spontane performansı ise gecenin parlak anlarından biri oldu.
Yorum Yazın