© Adalya Medya 2021

Labubu psikolojiyi bozuyor

Oldukça sıra dışı ve sevimli olmaktan uzak görünen labubu figürlerinin çocuklar arasında popülerleşmesi uzmanları endişelendiriyor. Bu tarz oyuncaklar, sahip olma arzusu üzerinden dopamin temelli bağımlılığı tetikliyor.

Uzmanlar, bu durumun tıpkı kumar ya da oyun bağımlılığı gibi ödül peşinde koşma davranışına benzediğini söylüyor. Ayrıca figürlerin sosyal medyada 'sahip olma' üzerinden kurulan görünürlük ve prestij arayışıyla bağ kurduğu, dolayısıyla aidiyet ve kimlik inşası gibi psikolojik süreçlere hizmet ettiği belirtiliyor.

"SOSYAL MEDYADA ÇOK DAHA HIZLI YAYILIYOR"

Türkiye Gazetesi'nde yer alan habere göre; Moodist Psikiyatri Ve Nöroloji Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Uğur Karabağ, "90’larda Barbie, 2000’lerde Pokemon, 2010’larda LOL bebekler... Labubu da bu döngünün güncel bir halkası. Ancak fark şurada: Artık bu figürler sosyal medyayla çok daha hızlı yayılıyor ve etkileşimli içeriklerle dopamin sistemini çok daha yoğun şekilde uyarıyor. Sevimli bir figür gibi görünse de bu tarz karakterlerin çocuklar üzerindeki etkisi sadece eğlence değil" dedi.

"'STATÜ SEMBOLÜ'NE DÖNÜŞEBİLİR"

Çocukluğun, kimliğin şekillendiği, aidiyet arayışının yoğun olduğu bir dönem olduğunu vurgulayan Karabağ, "Bir nesneye sahip olmak, çocuk açısından sadece ‘oyuncağa sahip olmak’ değildir. O nesneyle arkadaş grubuna daha kolay dahil olur, sosyal medya ve okul ortamında geri kalmadığını hisseder, kendini değerli ve özel algılar. O oyuncağa sahip olduğu için değer göreceğini düşür. Labubu gibi figürler, bu ihtiyaçları hedef alarak bir ‘statü sembolü’ne dönüşebilir." ifadelerini kullandı.

YETİŞKİNLERİN DE TUTKUSU OLDU

Geçtiğimiz günlerde Çin’de bir müzayedede insan boyutundaki bir oyuncağı 150 bin dolara satılan Labubu figürlerinin sadece çocukların değil yetişkinlerin de tutkusu hâline geldiğini söyleyen Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesinden psikolog Elif Sena Özata ise, "Nadir ya da özel seri bir Labubu’ya sahip olmak, kişilerin kültürel trendlere ne kadar hâkim olduklarını ve belirli sosyal gruplarla ortak bir paydada buluştuklarını gösteriyor. Yetişkinler bu figürlere isim veriyor, onları kişiselleştiriyor ve sosyal medyada paylaşıyor. Bu şekilde hem kendilerini ifade ettiklerini hem de sosyal çevrelerinde kabul gördüklerini düşünüyorlar. Bu tür objelere sahip olduğu için toplumda kabul görmek dopamin salınımını artırarak kişileri tekrar eden satın alma davranışına yönlendiriyor. Bu süreç, uzun vadede kontrolsüz harcamalara, pişmanlığa ve ekonomik kayıplara yol açabilir" ifadelerine yer verdi.

AİLELER DİKKAT!

Ailelerin çocuklarını mutlu etmek için bu tür akımlara çok çabuk kapıldıklarını söyleyen Uzm. Dr. Uğur Karabağ "Asıl önemli olan duygusal rehberliktir. ‘Neden istiyorsun?’, ‘Sahip olunca ne hissediyorsun?’, ‘Olmasa ne hissedersin?’ gibi sorularla çocuğun içsel farkındalığını artırmak, en güçlü ebeveynlik aracıdır. Çocuklara sadece ‘almak’ değil; beklemek, sabretmek ve istemeyi yönetmek de öğretilmelidir" dedi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER